Bilindiği üzere Kamunun kelime anlamı, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde, ‘Halk hizmeti gören, devlet hizmetlerinin tümü’ şeklinde tarif edilmektedir.
Devlette en önemli yapı kamu yönetimidir. Kamu yönetiminin verimli şekilde yönetilmesi; Devletin himayesinde bulunan bireylerin ekonomik, sağlık, güvenlik gibi bir çok alanda ihtiyaçlarının ve refahının sağlanması, hem de Devletin devamlılığı açısından çok büyük önem taşımaktadır.
Halk hizmeti gören devlet organlarının Devleti yönetenler tarafından verimli şekilde yönetilmemesi bir çok alanda itirazların yükselmesine, Ülkemiz göze alındığında da, içeride ve dışarıda halkın itirazlarının kötü niyetli mihraklarca kullanılmasına sebebiyet vermesi kaçınılmaz hale gelecektir.
Masumane demokratik halk hareketleri bile olayların çığırından çıkarak çok kötü sonuçların meydana gelmesine sebebiyet verecektir.
Yukarıda basitçe anlatılmaya çalışan olumsuz gelişmelerin zuhur etmemesi için halk hizmeti gören kamu organlarının; halkın ihtiyaçlarının en iyi seviyede temin edeceği halkın Devletine güvenmesini sağlayacak kendisini yönetmesini uygun gördüğü liyakatlı yöneticiler ve bürokratlar tarafından idare edilmeleri büyük önem arz etmektedir. Liyakatın olmadığı yerde adalettende bahsetmek pek mümkün görünmemektedir. Adalette Mülkün Temeli ise ki öyledir. Adaletsiz bir Devletten Devlet olarak bahsedilemeyeceğinden, liyakat Devletin var olmasında ve yönetiminde olmazsa olmaz bir kuraldır.
Kamu yönetiminin, Devletin ve halkının çıkarları doğrultusunda hareket etmesi, optimum seviyede sorunsuz şekilde işlemesi ile yakından alakalıdır. Bu durumun variyetinin başarılı bir şekilde devam etmesinin sağlanmasında ise adalet ve liyakat kavramları önem kazanmaktadır.
Sokrates’ Devletin varlık sebebinin iyilik, adalettir ve hukuk olduğunu, Devletin iyi yönetilmediğinde asıl sorunun devletten ve yasalardan değil devleti yöneten, yasaları uygulayanlardan kaynaklandığını, bu sebeple, Devlet yönetiminde liyakat ve ehliyet sahibi olmanın önemini çok uzun yıllar önce tarif etmiş olup; aynı hususların günümüzde de geçerli olduğu tartışılmazdır.
Ülkemizde liyakat ilkesi, hem Anayasa hem de kanunlarla korunmaktadır. T.C. Anayasası’nın 70. maddesinde “her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez.” Denilmektedir kamu hizmetlerine girmeyle ilgili maddenin ikinci cümlesinde göreve uygunluk (liyakat) a dikkat çekilmektedir.
23/07/1965 günlü, 12056 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun Amaç başlıklı 2. Maddesinde Bu kanun Devlet memurlarının hizmet şartlarını, ilerleme ve yükselmelerini, atama ve yerleştirilmelerini, ödev hak ve sorumluluklarını, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük haklarının düzenleneceği hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun’un Temel ilkeler başlıklı 3. maddesinde, Bu ilkeler sınıflandırma, kariyer ve liyakat olacağı belirtilmiştir.
Sınıflandırma ilkesi, Devlet kamu hizmetleri görevlerini ve bu görevlerde çalışan Devlet memurlarını görevlerinin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara ayrılacağı,
Kariyer ilkesi, Devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içerisinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanacağı,
Liyakat ilkesi, Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılınacağı, hususları amir kılınmıştır.
Anlaşılacağı üzere ilgili mevzuatlarda liyakat ilkesine yer verilmiş, ancak Sokrates’in dediği gibi asıl sorunun devletten ve yasalardan değil devleti yöneten, yasaları uygulayanlardan kaynaklandığıdır.
Liyakat, kendisine tevdi edilen görevi en iyi şekilde yapmak için gerekli donanıma sahip olma yetisi olarak tarif edilebilir. Kamu da ve özel sektörde, görevde yükselmelerde, üst makam atamalarında liyakat anlamında hak edenlerin üst kademelerde yer alması hem özel sektörün hem kamu kurumlarının verimliliği açısından önemli bir husus olmaktadır.
Konumuz kamu hizmeti olunca liyakat aranarak yapılan atamalarda öncelikle atanacak kişinin yapacağı görevle ilgili bilgi birikimi donanımı ve yönetsel kabiliyetleri aranmasına dikkat edilmeli, mümkün mertebe yaptığı işlerle alakalı olarak yükseltilmelidir.
Dost, ahbap, yakınlık ilişkisi kurularak, siyasi durumu gözetilerek, bir grubun mensubu olarak ve buna benzer durumlarla yapılan atamalar, adalet ve liyakat ilkeleri dikkate alınmayan birilerine çıkar sağlamak amacıyla yapılan atamalar, Kamunun ve Devletin işleyişine büyük zarar verdiği gibi çalışanlar arasında da memnuniyetsizliğe mal ve hizmet üretiminde verimsizliğe yol açmaktadır.
Bilindiği üzere Dost, ahbap, yakınlık ilişkisi kurularak, siyasi durumu gözetilerek, bir grubun mensubu olarak ve buna benzer durumlarla yapılan atamalarla ilgili Devletimiz yakın zamanda acı bir tecrübeyle karşı karşıya kalmıştır.
Çalışanlar birimlerine ehliyetsiz, liyakat aranmadan sadece layık görülerek uzaktan yakından ilgisi bilgisi olmayan yöneticilerin atanması durumunda, umutsuzluğa kapılarak yaptığı işte daha iyi bir yetkinliğe sahip olma yerine, yukarda sayılan ilişkileri gözeterek üst makamlara gelmeye çalışmakta, bu durumda işinde bilgili donanımlı işiyle ilgili çok emek vermiş, hafıza mekanı haline gelmiş çalışanları yapılan haksızlık karşısında küskünlüğe itilmektedir.
Bu şekilde yapılan liyakatsiz atamaları, idareler takdir yetkisini kullandığını gerekçe göstererek atama yaptığını belirterek savunmasını yapsada idare mahkemelerince zaman zaman yapılan işlem iptal edilmektedir.
Burada önemli olarak altını çizdiğimiz şey, son zamanlarda sıklıkla karşılaşılan bu tür atamaların idari yaptırımlara yer vermeden, adalet ve liyakat gözetilerek yapılması ve bürokrasinin objektif bir şekilde işi ehline vererek şekillendirilmesinin gerektiği büyük önem arz etmektedir.
Son Yorumlar
Son Paylaşılan Haberler
- 27 Aralık Hürriyetçi Ulaşım Sendikası Kuruluş Yıldönümü 27th Ara 2024
- 2. Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirisi Yayınlandı 21th Ara 2024
- TCDD 168. Yıl Dönümü 23th Eyl 2024
Kategoriler
- Genel Kurul (2)
- Kategorisiz (48)
- Özel Günler (2)
- Serbest Yazılar (2)